MİNE ALBAYRAK İLE KEYİFLİ RÖPORTAJ

MİNE ALBAYRAK İLE KEYİFLİ RÖPORTAJ

Gezginlerle röportajın bu haftaki konuğu, sevgili Mine Albayrak.

Mine Hanım, arkeoloji eğitimi almış. Şu anda Ankara’da kırtasiye işletiyor. Kendisi için en uygun işin bu olduğuna karar vermiş. İşinin okullara bağlı olması da ona gezmek için vakit sağlıyor. Gezmek, yeni yerler keşfetmek, hayattaki en büyük mutluluğum diyor. Bu güne kadar 34 ülke, sayısız şehir gezmiş ve bu deneyimlerini bizeyololsun adlı instagram hesabında paylaşıyor.

Tunceli

Seyahat tutkunuz nasıl başladı?

Aslında başlamadı, zaten hep vardı. Kendimi bildim bileli, evde olmaya dayanamam. Hep yolda olmalıyım. O kadar ki annemler bebekliğimi anlatırken, beni asla evde uyutamadıklarını, bebek arabasıyla sokaklarda gezdirirerek uyuttuklarını anlatırlar. 😂

– Bu iyiymiş… 😂

Seyahat sizin için ne ifade ediyor?

Tek cümleyle söyleyeyim, hayatın anlamı. Seyahatle ilgili bir şey yapmıyorsam, yaşamıyorum demektir. Bu, gideceğim yerin araştırması, hazırlıklar ya da gitmek olabilir, hiç farketmez. Hayatımın merkezinde seyahat var.

– Seyahati yaşamak da önemli elbet. Peki, hiç spontane, plan yapmadan ettiğiniz seyahatler oluyor mu?

Tabii ki. Yurt dışı son anda bilet alıp gittiğim hiç olmadı ama yurt içi çok sık oldu. Bu spontan seyahatlerden en ilgincini söyleyeyim. Bir cuma akşamı, Mehmet (eşim) beni işten aldı, eve gidiyoruz. Ayy dedim, şöyle uzun yola gidesim var. Ee hadi madem, Kahramanmaraş’a gidelim dedi ve sabaha karşı Kahramanmaraş’taydık. Yemek yiyip, biraz gezip, döndük.

– İşte seyahat severlerlik budur. Harika… 👍

Kesinlikle. Ailecek zaten, gezmeyi severiz. Annem, babam ve kardeşim, benim gibidir. Ancak, hayattaki en doğru kararım eşimdir. O gezmeyi sevmeseydi, olmazdı

Milano / İtalya

-Aslında az önce dediğiniz tez konusu olabilir. Acaba anneniz, babanız ve kardeşiniz de mi çocukluklarında uyumak için arabayla turu beklemişler? Güzel fikirmiş çünkü. Gerçi, genlerle de alakalı olabilir.

Yok, onlar daha makul geziyorlar. Tabii bana göre makul, yoksa onlara da şuraya gidiyoruz de hemen gelirler. Genlerle mi alakalı yoksa biraz burçların etkisi mi var bilemeyeceğim. Ben, tipik bir yay burcuyum.

– Olabilir mi bilmem ama yay olup da oturduğu yerde duran insanlar da biliyorum. Sanırım bir çok etken de var. Hayat şartları, imkan ve istek. Kiminde imkan var ama içi geçmiş.

– Bu arada, hayat arkadaşı da çok önemli elbette, çok haklısınız. O, seyahati sevmeyen biri olsaydı, belki bu kadar gezemezdiniz.

Elbette, eşiniz tüm hayat şeklinizi belirler.

Seyahatlerinizde bavulunuzda olmazsa olmazınız var mı? Varsa nedir?

Power bank ve ilaçlar diyeceğim. İlaç çok önemli. Çünkü, hasta olup da gezinin tadını kaçırmayı, hiç sevmiyorum. Biz, sırt çantasıyla çıkıyoruz. Kıyafet falan, çok alamıyoruz yanımıza . Ancak, yurt dışında ilaç bulmak çok sıkıntılı.

– Ben de aldım ama yurt dışında ilaç bulmanın o kadar sıkıntı olduğunu hiç düşünmemiştim.

Maalesef, ilaç sıkıntı. Özellikle antibiyotik, kesinlikle bulamazsınız. Ağrı kesici falan tamam da. Arabayla, 3 haftalık Balkan Turu yapmıştık. Daha 4. gün, dişim apse yaptı. Yanımda antibiyotik olmasa, durumu düşünemiyorum bile. Antibiyotiğe rağmen, 1 hafta yüzüm şiş gezdim.

– Kötüymüş. 🥲 Kimsenin başına gelmesin, kötü ve çekilmez bir durum çünkü.

Kıyafet olarak olmazsa olmazım da şal. Şalı, her amaçla kullanabiliyorsunuz. Özellikle yazın, kiliselere falan girerken, mutlaka omuzlarınızı kapatmanız gerekiyor.

– Evet, fazla yer de kaplamaz nasıl olsa.

Sizce Seyahat mi yoksa Tatil mi?

Keşfetmek için seyahat önemli ama tatil de dinlemek için önemli tabi. Biz mutlaka, yılda bir kez tatile gideriz. Ege’de çadır kurar, 15 gün tatil yaparız. Ancak, seyahat bambaşka. İnsan, seyahatte çok yoruluyor. Günde 15-20 bin adım atarsınız, incelersiniz, keşfedersiniz. Hem beyniniz, hem de bedeniniz yorulur seyahatte.

– Bu soruya, ilk olarak tatil diyen, hiçbir gezgin duymadım. Zaten ona da gezgin denmez sanırım. Gezgin ruh başka bir şey.

Kesinlikle öyle. Bence, gezmekle tatil, yakın bile değil.

– Hiç alakaları yok…

SEYAHAT Mİ TATİL Mİ yazısına göz atmak isterseniz tıklayabilirsiniz…

Seyahatin size kattığı en önemli şey nedir?

En başta, kendine güvenin geliyor. Dünyanın ne kadar farklı ve ne kadar benzer olduğunu anlıyorsun. Mesala, hiç unutamadığım bir görüntü vardır. Paris’teyiz. Pazar sabahı 8:00’de, gezmeye başlamışız. Panteon’un oraya geldik, saat 8:30 falan. Bir kadın, dükkânının kepenklerini açıyor. Türkiye’de olsam, benim de yapacağım iş. O zaman, diyorsun ki esnaf Paris’te de esnaftır. Paris’li olmakla, Ankara’lı olmak arasında, o an hiç bir fark yok. Ancak, Paris kafelerinde günü bitiren Paris’lileri gördüğünde, ne kadar büyük bir fark olduğunu görüyorsun. Bakış açın, dünyayı yorumlama şeklin değişiyor gezerken.

– Harika bir cevap. Aynen, katılıyorum… 👍

Zaman Makinesi diye bir şey olsaydı, hangi yıla, nereye ve neden gitmek isterdiniz?

Roma. 16-17 yüzyıl Rönesans ve Barok dönem, tüm çelişkileriyle ve tüm cazibesiyle yaşamak istediğim zaman. İkisi arasında seçim yapamıyorum. Orada, bir 100 yıl yaşamalıyım…😂

– 😂😂😂

İyi bir ressam olsaydınız, nereyi ve neden resmini çizerdiniz? Kendinizi bu resimde nereye koyardınız ve resime ne gibi dokunuşlar yapardınız?

Toskana bağlarını çizerdim sanırım. Bağbozumu zamanı, genç kızlar üzümleri eziyorlar, eski usul yani. Bir selviye dayanmışım, elimde geçen yılın mahsulü, bir kadeh şarap. Bu yılın ne kadar verimli olduğunu kutluyorum. Vay, beğendim bu resmi. 😂😂😂

– 🤔 Şimdi hayal ettim de güzel bir çalışmaya benziyor…👍😃

Ancak, doğa resmi çizecek olsam, Gökova Körfezi olurdu. O kadar yer gezdim. Bence, daha güzel bir yer yok.

– Gökova Körfezi’nde, kendinizi Kiteboard yaparken çizerdiniz sanırım…😉

Yok, hiç denemedim. Hoş, hep yapabileceğimi düşündüm ama hiç denemedim. Ben onları seyretmeyi seviyorum.

– Yapmak önemli değil. Resime koyarsınız, hatırası olur.👍

Bu güzeldi.

Bir roman kahramanı olsaydınız, romanın hangi yıl nerede geçmesini isterdiniz?

Sanırım, 2. Dünya Savaşı’nda geçen bir roman olabilir. Nasıl olsa, orada yaşamayacağım, roman sadece. İşgaller, direnişçiler. Birde, soğuk savaş dönemi, Prag’da olabilir. Casuslar, çift taraflı ajanlar, köprüde çanta değiştirmeler. Bunu daha çok sevdim. 🤣🤣🤣

– İkincisi benim de ilgimi çekti…😉👍

Bir film ya da dizi çekme şansınız olsaydı hangi türde, nerede ve neden orda çekmek isterdiniz?

Zanzibar diyeceğim buna. Bir doktor dizisi olurdu. Sınır tanımayan doktorlar, dünya zenginlerinin hiç görmediği köylerdeki, hiç bir şeyi olmayan halkı, tedavi ederlerdi. Zanzibar’ın o muhteşem sahillleri ile o bembayaz kumları da filme fon olurdu.

Zanzibar

– Güzel ve anlamlı, içerisinde mesaj da barındıran bir cevap oldu…👍👏

Hayatınızdaki ilk seyahatiniz nereye ve kimlerleydi?

Annemlerle, İskenderun’a gitmişiz. 1,5 yaşındaydım galiba.

– O geziden aklınızda ne hatıralar, ne yaşanmışlıklar kalmıştır.😃

😂

Türkiye’de ve dünyada bugüne kadar gittiğiniz yerlerden en beğendiğiniz yer hangisi? En beğendiğiniz yer Türkiye’de ise tek cevap verebilirsiniz.

Türkiye’de benim için doğal güzellik deyince, Ege’nin yeri bambaşka. Ancak, en sevdiğim yer elbette İstanbul. Gezmekle bitiremediğim, hiç doyamadığım bir şehir. Birde Roma tabii. Ancak, dünyada tüm imparatorluk şehirlerini severim. Roma, Paris, Viyana ve henüz göremediğim Londra. Ancak, içlerinde en güzeli İstanbul. Hepsinin içinden nehir geçer ama İstanbul’dan deniz. Sadece bu özelliğiyle bile İstanbul, hepsinden güzeldir bence.

Balat / İstanbul

– İstanbul bambaşka bir yer zaten. Her şehrin kendine göre bir hikâyesi var ama İstanbul bu alanda bence de 1 numara…

😍

Tekrar tekrar gitmek isterim dediğiniz bir yer var mı, varsa neden ve neresi?

İtalya’ya zaten sürekli gidiyorum. İran‘a da öyle. Sevdiğim yerlerden vazgeçmiyorum. Ancak, onun dışında Zanzibar‘da, yine bir tatil yapmak isterim. Nedenleri, güçlü bir tarih, kültür ve sanat tabii.

İtalyayı, şu nedenle de çok severim. Dünya’nın en ünlü sanatçılarına ait eserleri, yol kenarındaki sıradan bir kilisede, fahiş müze ücretleri ödemeden görebiliyorsunuz.

– Bu konuda çok haklısınız. O konuda ender ülkelerden biri…

İtalya candır. 😍

– Zanzibar, deniz açısından mı yoksa o da mı kültür ve tarih?

Zanzibar

Tamamen deniz. O, bir tatil olarak, şöyle Ocak’ta falan, hani yaz sana gelmiyorsa sen yaza git konseptinde, bir plan olabilir.

– O olayı seviyorum ya.

Bende.

– Kışa, kısa bir ara gibi oluyor. Harika bir deneyim bence.

Kesinlikle.

Bir daha asla gitmem dediğiniz bir yer var mı, varsa neden ve neresi?

Yok sanırım. Yani şöyle, asla demeyeyim de bir daha para verip Küba‘ya gitmem mesela.

Küba’yı gördüğümde, evet çok güzeldi ama eksik bir şeyler vardı. Aradığım derinliği bulamadım. Yani, kültür başka, sistem başka ama tarih yok. Ne bileyim, bari devrimi öne çıkar, bir şey koy, o da yoktu. Hayal kırıklığı yani benim için. Biri götürürse giderim ama kendim para verip gitmem.

Havana / Küba

Bulgaristan’da da bir çeşit soğukluk var onu da sevmiyorum.

– Ülkedeki para durumundan dolayı şimdi iyice havalarından geçilmez. ☹️

Evet, Bulgaristan konusunda hep bana mı denk geliyor bilmiyorum ama ben ülkede sevilmediğimi hissediyorum.

Mesela, ilginç gelecek eminim ama Barcelona’yı da çok sevmedim ben. Güney İspanya ve Madrid’e yine gidebilirim ama Barcelona’yı istemem.

Madrid

– Barcelona ilginçmiş. Bunun nedenini sanırım sadece ben değil herkes merak edebilir.

Ben, gittiğim ülkedeki ilişkilerde, bir sıcalık ve samimiyet seviyorum. Barcelona’da bunu bulamadım. Bu arada en önemli şeyi de söylemedim size. Sizde sormadınız tabii.

– Acaba nedir nedir? 😃

İngilizcem, sıfırdan hallice. İşte, yolu sorar, derdimi bir şekilde çözerim, o kadar. Grubumuzda, dil bilen hiç yok. Kimse bilmiyor ama buna rağmen sosyalizdir biz. İnsanlarla, hemen samimi oluruz. Özellikle, Akdeniz’lilerle , İtalyanlar, Yunanlılar, İspanya’nın güneyi ve hatta Hırvatlar’la, hemen el kol işaretleri, birlikte içki içmeler, şakalaşmalar, ayrılırken sarılıp öpüşmeler. Yani, bir Alman’dan bunu beklemiyorum ama bir Barcelona’lının da o kadar soğuk olmasını kabullenemiyorum.

Türkiye’de ve dünyada en beğendiğiniz plaj hangisi? En beğendiğiniz plaj Türkiye’deyse tek cevap verebilirsiniz.

Zaten, Zanzibar‘ı söyledim. O, artık kategori üstü bir yer. Gökova Akbük en sevdiğim koydur. Zaten annemler Gökova’da yaşamasına, orada kocaman bir ev olmasına rağmen, biz her sene Akbük’te çadır kurarız. 😂

Akbük / Muğla

Kumlu plaj olarak Side ve Alanya‘nın plajları ve Patara güzeldir ama orada otelde kalıyorsan. Eğer, arabaya binip başka yere geçeceksen, kumlu plaj sevmiyorum.

– Hepsi de birbirinden güzel. 👍

Bence de.

Türkiye’de ve dünyada, kış turizmi olarak tercih ettiğiniz ya da merak ettiğiniz bir destinasyon var mı, varsa neresi?

Kış turizmi ile hiç aram yok maalesef. Ben tamamen, deniz, güneş ve kum insanıyım.

– Hadi ya. Bu kadar hareketli bir gezginden, insan herşeyi bekliyor…😉☺️

😃

Türkiye’de ve dünyada en çok merak ettiğiniz ve gitmek istediğiniz yer neresi? En merak ettiğiniz yer Türkiye’de ise tek cevap verebilirsiniz.

Türkiye’de görmediğim çok az yer kaldı. Belki birkaç şelale, birkaç antik kent. Ancak, onlar arasında da çok merak ediyorum dediğim bir yer yok. Dünyada ise Vietnam’ı görmeyi çok istiyorum. O kültür ve pirinç tarlalarının manzarasını kesinlikle çok istiyorum.

Burada yaşarım yada yaşamak isterim dediğiniz bir yer var mı, varsa neden ve neresi?

Ege’de yaşayacağımı söylemiştim. Ancak, yurt dışında yaşasaydım da İtalya’da yaşardım. Neredeyse, baştan başa arabayla gezmiş biri olarak söyleyebilirim ki doğası, yemekleri, giyimleri, kuralları (kuralsızlıkları) ve insanlarıyla, birbirimize o kadar benziyoruz ki. Sonuçta, insan nerede olursa olsun, düşünmeden, kendisi gibi davrandığında mutlu oluyor. Bir yerde okumuştum. “Bizi kendine çeken yabancı olan değildir. Asıl, tanıdık olandır bizi büyüleyen” diyordu. Benim açımdan çok doğru bir söz. Tabii, o kadar benziyorsak, neden orada yaşayacaksın diyeceksin. Çünkü İtalya’da sanatla ve tarihle çevrilisin. Hep, İtalya, İtalya diyorum ama hani o kadar gezdikten sonra da İtalya sevgim netleşti.

Roma / İtalya

– İtalya’nın kuzeyini daha çok seviyorum. Ancak güneyi de es geçilemez.

Yaa, hayır, tabiki Roma ve aşağısı. Ancak, sanırım, bu hayata bakışla ilgili. Kuralcı biriyseniz kuzey ama Türkiye’deki gibi her an her şey olabilir, hareket güzeldir diyorsanız da güney.

– Aslında tam olarak ortadayım diyebilirim.

Sicilya’da, bir evde kalmıştık. Ev sahibi, tam olarak şunu demişti. Almanya’da çalışıyordum. Sonra dedim ki eve gitmeliyim. Etna, hafif tüterken, elimde şarabım, günlerimi geçirmeliyim. İşte, tam güneyli mantığı, nasıl sevilmez. Adam sonunda, evinin 2 odasını pansiyon yapmış. 1 odada yaşıyor karısıyla ama mutlu.

Sicilya / İtalya

– Ben de hiç sevmiyorum demedim ki. Sadece kuzeyi bir tık daha seviyorum demeye getirdim. Yoksa elbette güneyin yeri de ayrı.

Yok, yanlış anlamayın. Tabiiki, sizi anlıyorum. Ben, güney düşkünü olduğum için, hemen savunmaya geçiyorum. 🤣🤣🤣 Ben de nasıl bir güney İtalya düşkünüysem artık.

Burada yaşayamam, bana göre değilmiş dediğiniz yer ya da yerler oldu mu, Türkiye’de ve Dünya’da?

Türkiye için birşey diyemem ne de olsa Ankara’da yaşıyorum. 😂

Dünyada da kuzey ülkelerinin hiç birinde yaşayamam ama bunun soğukla ilgisi yok. Kuzeyde, kurallar tek tip insan yaratmış. Benim, hayatta, hiç kurallarla işim olmadı.

– Farklı bir bakış açısı. Hiç düşünmemiştim. Düşünce mantıklı olabilir.

Bu yıl, mesela 1 hafta Almanya’da gezdik. Her hareketimi kontrol etmekten, sürekli, sesim çok mu çıkıyor diye düşünmekten, bıktım. Kendimizi nasıl Fransa’ya attık, bilemedik. Örneğin, bir restoranda biz 4 kişilik masaydık. 10 kişilik masalardan daha çok sesimi çıkıyordu. İtalya’da öyle mi olur. 10 kişilik İtalyan grup varsa, 1 saat sonra, masalar arası laf atmalar başlar.

– Ben, kuzey ülkeleri derken, İskandinav Ülkeleri’ni kastediyorsunuz sandım. Almanya’da varmış.

Tabi tabi. Fransa’nın güneyi de iyidir ama Balkanlar’dan yukarı çıktık mı ben sevmiyorum.

– Sanırım, Akdeniz ülkeleri harici sıkıntı, anladığım kadarıyla.

Evet, tam olarak Akdeniz, bana uyan.

Türkiye’de ve dünyada bugüne kadar sizi yaşamıyla, kültürüyle, insanlarıyla en çok zorlayan ve kendinizi evinizde gibi hissettiğiniz bir yer oldu mu? Olduysa neresi?

Türkiye’de hiç bir yerde, büyük bir sıkıntı yaşamadım. Hatta, güneydoğuyu özellikle severim.

Dünyada ise sanırım, Tayland diyeceğim. Tayland’da kendimizi ,çok öteki hissettim. Hem, ben onların kültürünü anlayamıyorum hem de onların Avrupalı’ya bakışı çok ticari. 2 hafta kaldık ama hiç sıcak bir ilişki kuramadık.

– İlginçmiş. 🤔 Ben de Phuket ve çevresine bir gezi düşünmüştüm bir aralar.

Daha ilginç olan, böyle düşünen çok insan görmedim. Sanırım, benim karşılatıklarım, hep lüks tatil bölgelerine gidiyor. Biz, kendimiz gezip, farklı şehirlerine gittiğimiz için, halkla çok daha fazla muhattap olduk.

– Mantıklı. Olabilir.

Deniz tatili için, ideal olur.

– Mesela, çoğu Bangkok’u da methediyor ama bana cazip gelmiyor. Ancak, dediğiniz gibi deniz tatili için, Phuket ve çevresi güzel geldi bana da.

Bangkok’ta, tapınaklar falan değişik tabi ama ben de sevmedim.

Adrenalin içeren aktiviteler sever misiniz? Seviyorsanız, yaptığınız en heyecanlı aktivite neydi?

Hiç bana göre değil. Zaten, hayatım yeterince gerilimli. 🤣🤣🤣

-Hadi ya sizde sanki paraşütle atlamayı seven bir görüntü var. 😃

🤣🤣🤣 Yükseklik korkum var benim. Uçağı hiç sormayın. Her yolculuk, gerilim.

– O zaman olmaz. Ha doğru ya, uçak var. İlaç falan alıyor musunuz uçuş öncesi. Sakinleştirici falan. Kolay değil, büyük usta, rahmetli Kemal Sunal öyle gitti ya.

Yok yok. Gezinin heyecanı ile götürüyorum. Ancak, hava bozuksa, uçakta görsel bir şölen olduğuna emin olabilirsiniz.

– İyi bari, sevindim. Temkinli ve tedbirliyseniz sıkıntı olmaz zaman.

Türkiye’de ve dünyada sizde hayal kırıklığı yaratan bir yer ya da yapı oldu mu, olduysa neresi?

Türkiye için yok ama yukarıda da açıkladığım nedenlerden, dünyada Küba demiştim.

Ali Bey, orda mısınız?

– Evet, çay koymaya gittim. 😂😂😂

😂

– Evet, Küba’yı daha önceki sorulardan birinde detaylı anlatmıştınız. Burada, aynı şeyleri yazarak, tekrara düşmeyelim.

Türkiye’de ve dünyada hayran kaldığınız bir yer ya da yapı var mı, varsa neresi?

Olmaz mı. Ayasofya mesela, sonra Kolezyum, piramitler ama Göbeklitepe hepsini geçti, benim için. Sanırım, gerçekten tarihin sıfır noktası.

Göbeklitepe / Şanlıurfa

– Orası, daha tam olarak bilinmiyor. Zamanla, dünyanın gözdesi olabilir.

Bence de. Oraya, 2-3 yılda bir gitmek gerek.

Türkiye’de ve dünyada en beğendiğiniz, hafızanıza kazınmış manzara hangisiydi?

Manzara deyince, kaldım. Sanırım, Zanzibar’da gün batımı.

– Manzaraya, gün batımı da eşlik edince, zaten tadından yenmez.

Romanya ile Moldova sınırında, Tuna Nehri üzerinde, kayıklarında balıkçılar, büyük şilepler, küçük mavnalarla, unutamadığım bir manzaradır.

– Bu, çok ilgi çekici bir manzaraya benziyor…👍

Tek bir helikopter turu yapma şansınız olsaydı, hangi şehrin üzerinde yapmak isterdiniz?

Uçak neyse de helikopter işi olamaz. 😂 Ancak, Strasburg’un üzerinde uçamak isterdim. Gördüğüm en güzel şehirlerden biri.

– Ben de Colmar’a hastayım. Hele ki yılbaşına doğru.

Ben, yazını gördüm bayıldım ama kesinlikle kışına da bayılırdım.

Colmar / Fransa

– Bayılmayacak gibi de değil ki. Muhteşem.

Şu an, dünyanın herhangi bir yerine (Türkiye’de olabilir) tek yön bilet alma hakkınız olsa neresi olurdu?

Elim, bu aralar hep Mısır’a gidiyor ama Mısır olayı bizde tabu haline geldi. Ne zaman, Mısır’a niyetlensek Mısır karışıyor.

Aaa, tek yön demişsiniz. Tabii ki Roma o zaman. 🤣🤣🤣

– Ben de Mısır’ı görünce şaşırdım. 😯 Roma’ya ne oldu, 2 dk. da diye. 😂

Mısır, sadece gezme için plan.

– Mısır da harikadır bu arada.

Seyahatlerinizde başınıza ilginç ya da komik bir olay geldi mi? Geldiyse kısaca bahsedebilir misiniz?

Olmaz mı. Her seyahatte oluyor tabii. Mesela, Napoli’de arabayla hapishaneye dalmıştık. Şans işte. O sırada, hapishaneden araba çıkıyormuş ve kapısı açıkmış. Napoli trafiğinde harikalar yaratan Mehmet, dönmesi gerekirken, düz devam edince (orayı normal yol sanmıştık) kendimizi hapishanenin avlusunda bulmuştuk. Arkamızdan polisler koşarak gelip, durdurmuştu bizi. Sanki nereye gideceksek. Biz de bildiğin turist saflığıyla Roma’ya nasıl gidebiliriz, diye sormuştuk adamlara. Onlar da buradan gidemezsiniz demişlerdi. Tabii, hapishane olduğunu polisler gelince anlamıştık.

– Bu, epey şaşırtıcı. 😯 Ancak, bir o kadar da çok komikmiş. 😂 O an, muhtemelen biraz gerilmişsinizdir de sonra geriye bakıp düşündüğünüzde çok komikmiş… 😂

Şaka gibiydi. Napoli trafiği, zaten aklımızı almıştı.

– Bunu, herkes görsün de yolu düşenler olursa dalmasın. Hani geyik muhabbetine içeri girip çıktık deseniz, yalan olmaz.

😂😂😂 Ya, cidden öyle ama işte böyle şeyler İtalya’da oluyor. Almanya’da falan, 1 km. önceden, işareler, uyarılar, başlar. İtalya’da herşey Allah’a emanet.

– Hıım, o kadar diyorsunuz yani. Bu, okuyanların işine yarayacak bence.

İşte, yaşanana bakın.

– Yani, çok haklısınız. 👍

Seyahatlerinizde unutamadığınız, tadı damağınızda kalan bir lezzet var mı, varsa nedir?

Yemek işini, bana hiç sormayın. Ne olsa yerim. Ancak, Toskana’da Sinalunga diye bir kasabada, bir fiorantina biftek yemiştik, muhteşemdi. Ben bile, farkı anlamıştım.

Birde, Atina’da yediğim, karamelize edilmiş ahtapotu sevmiştim.

– Tatlı olarak var mı aklınızda kalan?

Santorini’de yediğim kadayıf, cidden çok güzeldi.

Elinizde olsa şurada şunu değiştirmek isterim dediğiniz bir yer ya da yapı var mı varsa neden?

Yok, sanırım dünyayı böyle seviyorum. Hikâyeleriyle, çirkinlikleriyle ve güzellikleriyle…

– Hani belki, şu yapıdan burada olsa ya da bu yapının burada ne işi var. Böyle bir yeri abuk sabuk yapılaşmayla ne hale getirmişler gibi bir şey de mi yok?

Ya, tabii oluyor.

– Örneğin?

Mesela, Louvre Müzesi’nin önündeki pramidi, hiç oraya yakıştıramıyorum. Ayrıca, Eyfel Kulesi’ni de çirkin buluyorum. Ancak, bunlar artık orayla bütünleşmiş. Şimdi, Eyfel Kulesi’ni kaldırsak, Paris, Paris olur mu? Kaldı ki herkes gibi bende, o Eyfel’in önünde fotoğraf çektiriyorum ama estetik anlayışıma ters.

Paris / Fransa

– Güzel cevap. 👍 Ben de zaten, böyle örnekler bekliyorum. Aynen katılıyorum, orayla özdeşleşmişler ama her fikir de önemli. Bence de daha güzel yapılabilirdi ki Eyfel olmasa da Paris her zaman Paris’tir.

Bu da güzel cevap.

– Şimdi aklıma geldi. Mesela Özgürlük Heykeli Paris’te de olsaydı nasıl olurdu?

Sanırım, silik kalırdı. Özgürlük Heykeli’ni o kadar güzel yapan, bence, gökdelenlerin önünde yükseliyor olması.

– Mantıklı. 👍 Mesela Burj Khalifa, New York’ta o kadar göz alıcı olmayabilirdi. İstanbul’a ise hiç yakışmazdı.

Aynen öyle.

Mine Hanım, son olarak takipçilerinize söylemek istediğiniz bir şeyler var mı?

Gezin diyorum. Nasıl, İstanbul’da yaşayıp da bir Topkapı’ya, Beylerbeyi’ne, Dolmabahçe’ye gitmemiş insanlara inanmıyorsak, Türkiye dışına çıkmamş insanlara da inanamıyorum. Biz, bu dünyada yaşıyoruz ve olabildiğince çok yer görüp, ufkumuzu genişletmeliyiz. O yüzden, her şartı zorlayıp gezin.

– Mine Hanım, herşey için çok teşekkür ederim. Bana zaman ayırıp, beni dinlediğiniz için. Çok keyif aldım, daha önce yaptığım tüm röportajlarım gibi.

Ben teşekür ederim Ali Bey. Benim için de keyifli saatlerdi. Kesinlikle, ben de büyük keyif aldım.

49 Beğen

Yapılan Yorumlar

  1. Gezgin hanımefendinin enerjisine bayıldım. Harika. Güzel gezmiş. Hapishaneye dalma muhabbetine koptum… 🙂 🙂 🙂 🙂 🙂

  2. Enerjisine bayıldım yeni tatlar yeni yerler deneyimlemek…

  3. Güzel, keyifli ve samimi bir röportaj olmuş. Her iki tarafında emeklerine ve yüreklerine sağlık. Enerjisi yüksek insanlar her zaman iyidir. Severim. Ne güzel böyle olmak ve de böyle kalabilmek. Tebrik ederim.

Bir Cevap Yazın