NİHAL SOYYİĞİT İLE KEYİFLİ RÖPORTAJ

NİHAL SOYYİĞİT İLE KEYİFLİ RÖPORTAJ

Gezginlerle röportajın bu haftaki konuğu, sevgili Nihal Soyyiğit.

Nihal Hanım, Mersin’in Tarsus ilçesinde doğup büyümüş. Eşi, iki çocuğu ve kedisiyle birlikte Ankara’da yaşıyor. Özel bir şirkette İnsan Kaynakları alanında çalışan Nihal Hanım, seyahat etmenin hayatında ailesiyle birlikte vakit geçirmekten sonra, onu en çok mutlu eden şey olduğunu söylüyor. Dans etmeyi lise yıllarından beri çok seviyor ve amatör olarak da hip hop, r&b tarzı danslarla ilgileniyor. Nihal Hanım, deneyimlerini ise yesilheybe adlı instagram sayfasında paylaşıyor.

Colmar / Fransa

Seyahat tutkunuz nasıl başladı?

Bu tutku nasıl başladı ve bu noktaya geldi, net olarak bir zaman verebilmek öyle zor ki. Çünkü seyahat etmek öyle bir şey ki üst üste deneyimledikçe hazzı büyüyen ve doyulmak bilinmeyen, tam aksine ne kadar seyahat etseniz o kadar edesiniz gelen bir şey.

Ancak, yine de bir başlangıç belirleyecek olursam, bunun öncesinde bir çok yurtiçi ve yurtdışı seyahatim olmasına rağmen sanırım 2021 Aralık ayında, kızıma 26 haftalık hamileyken, tek başıma Avrupa’ya yaptığım seyahatimi söylerdim.

İlk yalnız yaptığım seyahat olan, Brugge seyahatim.

Çünkü o dönem, hayatımda, kendi başınalığımla ve kendime olan inancımla, güvenimle alakalı düşündüğüm bir dönemdi. O seyahatin, bu anlamda bana kattığı çok şey olmuştu. O günden sonra seyahat etmenin benim için, yeni yerler görüp, yeni şeyler yemekten,… v.s. çok çok ötesinde bir şey olduğunu anlamıştım. Seyahat etmek, içimde bir tutkuya dönüşmeye başlamıştı. Bu seyahat sonrasında da kızımın doğumuna rağmen eşimin de büyük desteğiyle seyahatlere hiç ara vermeden devam etme şansı buldum.

Geldiğimiz günde ise benim içimdeki seyahat tutkusu tüm aile üyelerime yayılmış halde. Heves ve keyifle gezmeye devam ediyoruz. 😊

– Özellikle tek başına seyahat etmek, insana çok şey katıyor. Siz bunu birde hamileyken yapmışsınız. Tebrik ederim, herkesin yapacağı şey değil.

Güzel yorumunuz için teşekkür ederim.

Seyahat sizin için ne ifade ediyor?

Seyahat deyince aklıma ilk gelen kelime, özgürlük oluyor. Hür olmak tam anlamıyla. 😍 Bunun yanısıra, kendini gerçekleştirme yolunda, bence insanın kendine yapabileceği en güzel yatırımlardan ve armağanlardan biri. İnsanın kendine duyduğu güvenin de beslendiği kaynaklardan biri sanki. 😌

– Son cümle güzel, hoşuma gitti. Güzel bir yorum…👍

Seyahatlerinizde bavulunuzda olmazsa olmazınız var mı? Varsa nedir?

Çok güzel ve önemli bir soru. Anne olmadan önce gezerken bu sorunun cevabı pasaportum olsun yeter olurdu. Genellikle, üç dört gün süreli seyahat eder ve olabildiğince sırt çantasına sığmaya çalışırdım, eskiden. Çoğunlukla da başarırdım. Pasaportum yanımdaysa geri kalan her şey başka bir şehirde ya da ülkede de çözülebilir, halledilebilir gelirdi. Amaaaaa çocuklarla seyahat etmeye başladıktan sonra bavulumun olmazsa olmazları ateş düşürücü şurup, bir çoğunuzun “O ne ya?” diyeceği nebülizatör aleti ve çocuklar için gerekebilecek bir kaç önemli ilaç daha. 😊 Kısacası, artık ben oldukça donanımlı bir ecza çantasıyla seyahat ediyorum ve onsuz asla olmaz.😄

– Anne olmak böyle bir şey, en iyisini yapıyorsunuz. Nebülizatör aletini ise ilk kez duyuyorum, haklısınız. Ecza çantası sayesinde herhangi bir sorun yaşayan insanlara ilk yardımda bile bulunabilirsiniz, acil bir durumla karşılaştığınızda.

Sizce Seyahat mi yoksa Tatil mi?

Kesinlikle seyahat. Tatile senede bir defa hadi gidelim diyorsam ki ikinciyi asla demem, seyahat etmeyi on kere, yirmi kere bile canım ister, bir sene içinde. 😃 Tatili senede bir defa yaptığımda bile sonlarına doğru sıkılanlardanım. Otelde falansak hemen etrafta yakın yerlerde görülecek yer, aktivite falan aramaya başlarım.

– Tam bir gezgin cevabı…👍

Seyahatin size kattığı en önemli şey nedir?

Çok zorlandığım bir soru oldu. Çünkü o kadar çok şey katıyor ki. İnsanın kendiyle ilgili bir takım farkındalıklar, başarma hissi, genel kültür, farklı kültürler tanıma, olaylara daha geniş perspektiften bakabilme. Saymakla bitmiyor. Hangisi benim için en önemli, en çok iyi ki dediğim ve kalbime dokunan ne oldu derseniz bir anne olarak çocuklarıma dünya insanı olma yolunda rol model olabilmek diyebilirim. 🥰

Zaman Makinesi diye bir şey olsaydı hangi yıla, nereye ve neden gitmek isterdiniz?

Yaşamak değil de yalnızca meraktan şöyle bir içeriye girip bakabileceğim bir şeyse, sanırım, Atatürk’ü daha yakından tanımak ve anlamak için cumhuriyetin ilan edildiği ilk yılların Türkiye’sine gitmek isterdim. O dönüşümü deneyimlemek, insanların neler yaşadığını anlamak ve o heyecanı hissetmek isterdim.

İyi bir ressam olsaydınız, nereyi ve neden resmini çizerdiniz? Kendinizi bu resimde nereye koyardınız ve resime ne gibi dokunuşlar yapardınız?

Odtü devrim stadyumunda ailemin içinde olduğu bir resim çizerdim. Çünkü orası bizim evimiz gibi. Çocuklarımızı büyüttüğümüz yer olacak. Neredeyse her hafta sonu birkaç saat de olsa uğradığımız ve bize en çok iyi gelen bir yer. Kendimi ve ailemi bu resimde stadyum çimlerinin ortasında otururken resmederdim. Güneşli ve açık bir Ankara gününde üzerimizdeki uçsuz bucaksız, masmavi gökyüzünü izlerken çizerdim, kendimi ve ailemi. 😇 Burayı çizer, evimde en çok görebileceğim yere asardım ki yaşadığım zorluk ve sıkıntılarda bana umut versin ve aslolanı hatırlatsın diye. 🥰

– Çok güzel cevap. Sizden güzel ressam olurmuş…👍

Bir roman kahramanı olsaydınız, romanın hangi yıl nerede geçmesini isterdiniz?

Hayatımın roman kahramanı gibi hissettiğim yılları olmuştu. O yıllara dönmek isterdim ben yine galiba. 🙈 Yani 2011 yılında Ankara’da geçsin isterdim. Bir söz var ya duymuşsunuzdur, Ankara’da ya okunur ya aşık olunur diye. Ben ikisini de yaptım ve şaşıracaksınız belki ama Ankara benim en sevdiğim şehirlerden biri. ❤️

-Bu lafı ilk kez duyuyorum.😯 Ben de yakın zamanlarda Ankara’ya mı gitsem acaba…😂

Bir film ya da dizi çekme şansınız olsaydı hangi türde, nerede ve neden orda çekmek isterdiniz?

– Yoksa Ankara’da müzikal mi?😉

😅😅😂😂 Siz beni epey çözdünüz valla. Ancak, soru çok orjinal, biraz düşünmek istiyorum.😀

Çekya’daki Karlovy Vary’de, eski dönemlerde geçen, bir aşk filmi çekerdim. Şehirde halen at arabalarını görmek, o eski yaşantıyı göz önüne getirmek bir film seti olmaksızın bile oldukça mümkün. Gördüğüm en masalsı ve güzel şehirlerden biriydi. Gezerken hep o binaların inşa edildiği çağlarda yaşıyormuşum hissiyle gezmiştim ve etkilenmiştim. Bu sebeple orada çekmek isterdim.

– Yanlış hatırlamıyorsam, Mustafa Kemal Atatürk de Karlovy Vary’de bir süre kalmıştı. Kaplıcaları mı meşhurmuş, neymiş. Öyle bir şey hatırlıyorum.

Evet, Karlovy Vary kaplıca ve termal şifalı sularıyla ünlü, çok güzel bir şehir gerçekten. Atatürk orada kalmış. Hatta kaldığı otelde Atatürk’ün kaldığı otel odasını, ücret karşılığı ziyaret edebiliyorsunuz.

Bir şehir ya da yer olsaydınız neresi ve neden olurdunuz?

Ben bir şehir olsam, Tarsus olurdum. Doğup büyüdüğüm şehir ve çok seviyorum. Tarihinde çok farklı medeniyetleri barındırmış olması, bu medeniyetlerden kalan mirasları güzel muhafaza etmiş olması şehri öyle güzel bir hale getiriyor ki.

Üstüne de türlü yöresel lezzetler ve bereketli topraklar eklenince, bana göre bir insanın arayıp bulabileceği bir çok şeye sahip. Bulamayıp başka yerde arayacaklarına da çok çok yakın. Mis gibi deniz havası, tertemiz yayla havası, köy hayatı, v.s. Bütün bunlar da bir kaç km ötende kalıyor.

Ben bu doğal zenginliği, biraz da kendi halineliği çok seviyorum. Kısacası, yalnızca onu çok sevenlerin özünü bildiği, herkesin keşfetmediği, bilmediği ama bir kez keşfedenin de çok seveceği bir şehir olan Tarsus olmayı isterdim sanırım. 😊

Hayatınızdaki ilk seyahatiniz nereye ve kimlerleydi?

İlk uzun seyahatim Work and Travel nedeniyle üniversitenin ilk yılının sonunda gittiğim Amerika seyahatim oldu. Benim için heyecan verici bir maceraydı. Üç ay boyunca, Maryland eyaletinde cankurtaran olarak çalıştım ve dönmeden önce son bir hafta Washington DC ve New York‘u gezme şansı bulmuştum. Üniversiteden yakın bir arkadaşımla birlikte gitmiştik. İmkan bulabilen tüm öğrenci arkadaşlarıma tavsiye ediyorum. Yurtdışında iş deneyimi edinmenin yanında dilinizi geliştirebildiğiniz ve yeni bir kültürü tanıma şansı bulabildiğiniz ve çalışmadan arta kalan zamanlarınızda bolca gezebildiğiniz keyifli bir deneyim oluyor.

Washington DC

– Siz de bunu Amerika gibi çok kültürlü bir ülkede deneyimleme fırsatı bulmuşsunuz, ne güzel.👍

Türkiye’de ve dünyada bugüne kadar gittiğiniz yerlerden en beğendiğiniz yer hangisi? En beğendiğiniz yer Türkiye’de ise tek cevap verebilirsiniz.

Türkiye’de gidipte en beğendiğim yeri seçmek sanırım çok zor ki bence ben henüz güzel ülkemizin en etkileyici en büyüleyici lokasyonlarına maalesef gitmedim. Yani, gördüğüm ve duyduğum kadarıyla gitmiş olsaydım, buna cevabım, Karadeniz’de Rize ya da Güneydoğu’da Mardin taraflarları olabilirdi belki diye düşünüyorum. Ancak, gittiğim yerler içinden seçecek olursam Kapadokya diyebilirim. 😍 Yurtdışında ise bir kaç ay önce Brugge derdim ama sanırım Colmar’ı gördükten sonra Colmar, bu listenin başına geçti 😊 Daha bir sevdim, daha renkli ve sıcak geldi.

– Colmar’ı ben de merak ediyorum. Özellikle, yılbaşına doğru…

Tekrar tekrar gitmek isterim dediğiniz bir yer var mı, varsa neden ve neresi?

Sanırım bu istek, ilginç bir şekilde Paris‘e üst üste üç kere gitmemiz sebebiyle kendiliğinden gelişti. Hani bir yere ne kadar çok giderseniz o kadar benimser ve tekrar görmek ister, özlersiniz ya. Paris’te benim için öyle bir durumda şimdi.

Versay Sarayı / Paris

Özellikle en son gittiğimde Paris’in ünlü olmayan sokaklarını, lokal kafelerini keşfetme şansımız oldu. Daha bir sevdim ve sanki ne kadar gitsem de sıkılmazmışım hatta aksine bir kaç senede bir gitmek istermişim gibi geliyor. 😀 Yani cevabım Paris ✨✨

Bir daha asla gitmem dediğiniz bir yer var mı, varsa neden ve neresi?

Hayır yok. Gittiğim yerlerden, şu ana kadar hiç sevmedim, beğenmedim dediğim hiç bir yer olmadı. Ancak, olsaydı bile zaman kaybı görmezdim. Çünkü hiçbir özelliği olmayan, sıradan görülen bir şehrin bile, bana kattığı bir çok şey olabilir. Bazen bir sıcak sohbet, bazen yeni bir arkadaş, bazense hiç tatmadığın bir lezzet. 😌 Elimde olsa önce ülkemin, sonra dünyanın en ücra yerlerine bile giderdim. Ancak, maalesef mümkün değil. 😄

Türkiye’de ve dünyada en beğendiğiniz plaj hangisi? En beğendiğiniz plaj Türkiye’deyse tek cevap verebilirsiniz.

Güzel ülkem dışında denize girme tecrübem olmadı. İsterim bir gireyim kıyaslayayım ama henüz fırsat olmadı. 😊 Türkiye için bu soru çok çok zor değil mi? Hani diyorlar ya hepsi benim bebeklerim. 😅😅 Çocuğumla gidiyosam en sevdiğim başka oluyor, yalnız gidiyosam başka.😀 Olimpos‘a bayılmıştım. Evet, Bodrum’a rağmen son kararım Olimpos. 😊

OLİMPOS yazısına göz atmak isterseniz tıklayabilirsiniz…

Türkiye’de ve dünyada, kış turizmi olarak tercih ettiğiniz ya da merak ettiğiniz bir destinasyon var mı, varsa neresi?

Kış turizmi en zayıf olduğum konu.😊 Kayak bilgim hiç yok. Kış turizminden sayılırsa ki bence sayılmalı, bu kış ilk kez Bolu Gölcük’teki doğası ve spa bölümü harika bir otelde iki gece tatil yaptım. Gündüzleri doğa yürüyüşü, karın tadını çıkarma ve türlü rahatlama olanağını barındıran spa alanı kullanımı, akşamları ise açık büfedeki lezzetlerin tadını çıkarttık. Sonrasında, ateş başında kahvemi yudumlama şeklinde geçen iki gündü ve bana inanılmaz iyi geldi. Benim için kış turizmi budur, her sene aynı otele gidip bu rutini yapma niyetim var. 😀 Bu sebeple destinasyonum da Bolu olacak. 🤗 Zaten sporla aram hiç yok. Spor içeren kış turizmine de çok çok uzağım. 😂🙈

– Kayağı bende bilmiyorum. Bence de dediğiniz gibi kışın karda Gölcük’te kalmak, kış turizmine girer. Ancak, bu kış derken, Bolu’ya ne ara kar yağdı da Gölcük’te kaldınız.😃☺️

Aa, biz kışa geldik değil mi geçtiğimiz kış yazmalıydım. 😂

Türkiye’de ve dünyada en çok merak ettiğiniz ve gitmek istediğiniz yer neresi? En merak ettiğiniz yer Türkiye’de ise tek cevap verebilirsiniz.

İlk aklıma Tayland geldi. 😍 Galiba dünyada en çok merak ettiğim ve gitmek istediğim yer Tayland. Bambaşka ve çok farklı bir kültür olması ve tabi ki diğer gezginlerden gördüğüm o mükemmel görüntüler, tapınaklar, sokak yiyecekleri hepsi o kadar merak uyandırıyor ki daha gitmeden, yalnızca hayalini kurarken bile. 🥰 Umarım yakın zamanda deneyimleme şansı bulurum. Türkiye’de ise kesinlikle Karadeniz. Özellikle de Rize.

Sanırım, en kolay yanıtladığım soru bu oldu, ikisi de cevabı net ve hep aklımda olan iki destinasyon kesinlikle😊

– O zaman siz buralara ilk fırsatta gidersiniz diye düşünüyorum. Bu kadar kafanıza kazındığına göre.

Evet, aslında her ikisi içinde kafamızda bir plan var. Bakalım, hayata geçirebilirsek 🙏🏻😊

– İnşaallah, vakit ve imkan bulabilirseniz en kısa zamanda gidebilmeniz nasip olur…☺️

Burada yaşarım yada yaşamak isterim dediğiniz bir yer var mı, varsa neden ve neresi?

Ben kesinlikle, Türkiye’de yaşamayı, başka diğer her yerde yaşamaya tercih edecek bir profilim. Türkiye’yi, Türkiye’de yaşamayı çok seviyorum. Ancak, zaman zaman başka bir kültüre adapta olmaya çalışmak, en azından 3-5 yıl da olsa öyle bir deneyim yaşamak istiyorum. Kalıcı olarak başka bir ülkeye göç etmek olmasa da.. Burada yaşarım dediğim yer de Berlin oldu. Şimdiye kadar gezdiğim yerlerden ve sanırım bundaki en büyük etken de özlediğimde Türkiye esintilerini, yemeklerini, insanlarını en kolay bulabileceğim yer olması oldu. Şehir olarak da tabi ki sevdim ve oldukça beğendim Berlin’i.

Berlin / Almanya

Burada yaşayamam, bana göre değilmiş dediğiniz yer ya da yerler oldu mu, Türkiye’de ve Dünya’da?

Genelde benzer kültürleri ziyaret ettim. Avrupa çoğunlukla ve Amerika’nın küçücük bir bölgesi. Her ikisinde de yaşayabileceğimi düşünüyorum ben zaten insanlarla kolay iletişim kuran ve yeni insanlara çabuk alışan biriyim bu bence bir yeri yaşanabilir kılan insan için her şeyden önce. O sebeple sanki her kültüre adapte olabilirim yaşarken keyif alacak şeyler bulabilirim gibi geliyor. Ülkemde İstanbul’da yaşamayı tercih etmem, istemem. Bana fazla hareketli, kalabalık ve yorucu geliyor. Ancak, oraya da uyum sağlarım bir süre sonra, tüm bunlara rağmen. Ben sanırım, her yerde yaşarım ya, bana insan olsun. 😂

– İnsan olsun derken Afrika’nın ilkel kabileleri de dahil değildir sanırım.😃

😂

Türkiye’de ve dünyada bugüne kadar sizi yaşamıyla, kültürüyle, insanlarıyla en çok zorlayan ve kendinizi evinizde gibi hissettiğiniz bir yer oldu mu? Olduysa neresi?

Amerika dışında kültürünü yeterince deneyimleyeceğim ya da zorlanacağım kadar zaman geçirmedim, herhangi bir yerde. Ancak, şunu da zorlanmadan söyleyebilirim ki Almanya’ya ilk ziyaretim olan Köln seyahatimde sürekli birileri tarafından herhangi bir kurala uymadığım konusunda uyarılıyordum. Müzede, parkta, bahçede vs. 😀 Artık komik gelmeye başlamıştı halim, neye kızacaklarını öngöremiyordum. Almanya’daki ilk tecrübemde, bu açıdan biraz zorlanmıştım açıkçası😀 En çok kendi evimde hissettiğim yer ise kesinlikle Amerika’daki Work and Travel deneyimimdi. Maryland eyaletinde bir sitenin yüzme havuzunda çalışıyordum ve site sakinleri öyle arkadaş canlısı ve yardımseverdi ki kendimi hiç yalnız hissetmemiştim. Amerika’lıların bireysel insanlar olduğunu söyleseler de ben hiç soğuk olduklarını düşünmüyorum. Bak yine döndük dolaştık insanlara geldik. 😀 Bir yeri ev gibi hissettiren de bir yerde yapayalnız hissettiren de orada sahip olduğumuz veya olmadığımız güzel insanlar ve sevdiklerimiz. 🥰

– Son cümleye aynen katılıyorum. Hayatı güzel kılan da zehir kılan da çevremizdeki insanlar. Rabbim hepimizi iyi ve güzel insanlarla karşılaştırsın…☺️

Amiiiiin. En güzel dua bence de. 😌🙏🏻

Adrenalin içeren aktiviteler sever misiniz? Seviyorsanız, yaptığınız en heyecanlı aktivite neydi?

Adrenalin içeren aktivitelere bayılırım. 😍 Şu ana kadar yaptığım en heyecanlısı sanırım Fethiye Babadağ’dan yamaç paraşütü ile atlamaktı. İki kez yaptım. Harika bir deneyimdi gerçekten. Bunun dışında tema parkları çok seviyorum. Six Flags, Disneyland Paris gibi çok büyük tema parklara gittim ve oralarda en fena roller coasterlar her zaman favorim olmuştur. 😂 Lunaparkları cidden epey bir seviyorum. Bunun dışında rafting, zipline, scuba diving gibi başka şeyler de denedim. Ama en en heyecanlı ve keyiflisi yamaç paraşütüydü şimdiye kadar. 😊

– İşte budur ya. Tam duymak istediğim cevap. Aynı yerden yamaç paraşütü yaptım ama en iyisi skydiving. Ona da 3 kere niyet ettim, üçünde de nasip olmadı. Roller coaster müthiş. Rafting, zipline eh işte de scuba diving de harika…

Sky diving benim de hayalim ama yapabilme cesaretini gösterebileceğime inancım yüzde 50-60. 😂 Bakıcaz…

– Bence diğerlerini yapanın skydivingi yapma ihtimali biraz daha fazladır. Biraz zorlasanız 80-90’ı bulur diye düşünüyorum…

Türkiye’de ve dünyada sizde hayal kırıklığı yaratan bir yer ya da yapı oldu mu, olduysa neresi?

Evet, kesinlikle. Aklıma direkt Köyceğiz’de yer alan Yuvarlakçay geldi. İnstagram postlarında falan göründüğü gibi asla değildi. Ufaktan bir hayal kırıklığı oldu ama yine de oralara gidince, görülebilir ve gidilebilir. Ayrıca, güzel yemekler yenilip serin serin oturulabilir ama öyle aman aman değildi yani. Tesisler ve doğası güzel bence. Dünyada ise öyle amaaaan bu da bu muymuş canım, dediğim bir yer de olmadı valla. Nereye gittiysem beğendim hep. 😊

– Yuvarlakçay’ın çivi gibi suyu insanı o sıcakta dipçik gibi yapıyor. Birde salıncak keyfi var, derenin üzerinde. Esprisi o. Ben seviyorum, o taraflara yolum düşerse uğramaya çalışıyorum. Ancak, öyle wooow bir yer de değil elbette, haklısınız.

Katılıyorum. O taraflara gidilirse, bir gidilsin görülsün yani. Keyifli keyifli oturulsun. Ancak, ben instagram paylaşımlarından biraz farklı görünce, sanırım hayal kırıklığı yaşadım, ilk anda. Ben de Azmak Nehri’ne atlamıştım. Gerçekten o his de çok güzel. 😊

– Azmak Nehri de keza çivi gibi, biliyorum. Orayı da deneyimlemiştim. ☺️

Türkiye’de ve dünyada hayran kaldığınız bir yer ya da yapı var mı, varsa neresi?

Çok düşündüm bunu. Henüz hayran kalacağım bir yapı görmedim mi bilmiyorum. Ancak, öyle hissettiğim bi yapı ya da yer bulamadım. Ben genelde yapılardan çok manzaraları severim. Gün batımı, denize vuran ay ışığı, panoramik şehir manzaraları. Beni yapılardan nedense hep daha çok etkilemiştir.. Bu soruya cevap sayılabilecekse eğer İspanya’nın Toledo şehrindeki Mirador Del Valle yani Toledo şehrinin seyir tepesinden gördüğüm manzara, beni büyülemişti. 😍

Mirador Del Valle / Toledo / İspanya

– Elbette sayabiliriz. Tam da denk geldi. Şimdiki soruya da aynı cevabı verebilir isterseniz farklı cevap da verebilirsiniz…

Türkiye’de ve dünyada en beğendiğiniz, hafızanıza kazınmış manzara hangisiydi?

Dünyadakini söylemiş oldum sanırım. İspanya Toledo’daki Mirador Del Valle manzarası. 😍 Türkiye’de de yamaç paraşütü esnasında uçuşta gördüğüm Ölüdeniz manzarası diyebilirim kesinlikle. 🥰

ÖLÜDENİZ yazısına göz atmak isterseniz tıklayabilirsiniz…

Tek bir helikopter turu yapma şansınız olsaydı, hangi şehrin üzerinde yapmak isterdiniz?

New York. ✨ İlk aklıma gelen bu oldu. Ancak, pişman olacağımı düşünmüyorum. 😊

– Pişman olmayacağınıza emin olabilirsiniz… ☺️

Şu an, dünyanın herhangi bir yerine (Türkiye’de olabilir) tek yön bilet alma hakkınız olsa neresi olurdu?

Tek yön bilet almam için radikal bir karar veriyor olmam gerek. 😊 Aklıma greencard geldi. Bana greencard çıkarsa, hemen İstanbul Atlanta yönüne tek yön bilet alırdım.😍 Atlanta çünkü, en yakın arkadaşlarımdan biri orada yaşıyor. Hemen onun yanında alırdık soluğu, ailecek. 😅

– O kadar da radikal karar almaya gerek yok ama yine de farklı bir bakış açısı beğendim. 👍 Bir yere gidersiniz. Dönüşe herhangi bir zaman belirlemez, ne zaman kafanız isterse ya geri döner ya da başka yere geçersiniz.

Hımmm o bakış açısıyla bakmamıştım. Ben, her şeyi önceden adım adım, gün gün planlarım çünkü. 😬

Seyahatlerinizde başınıza ilginç ya da komik bir olay geldi mi? Geldiyse kısaca bahsedebilir misiniz?

Anlatınca o kadar komik olmayan ama yaşarken inanılmaz komik olan bir anım vardı. Work and travel bitti artık, Amerika’dan Türkiye’ye dönme vakti yaklaştı. Arkadaşımla olabildiğince elimizde kalan paraları 100 dolarlık banknotlar şeklinde yanımıza aldık, ülkemize döneceğiz. Uçağa doğru havaalanına gitmeden önce son bir kaç metro yolculuğumuz kaldı. Bindiğimiz metroda şunu fark ettik ki durağa göre bilet alınıyor. Biz de güya uyanıklık yapıcaz. Aaa dedik, o zaman yakın bir durağa göre bilet alırız ama gideceğimiz son durakta ineriz. Biraz risk alırız ama pek de kontrol olmuyor zaten. Oh ne güzel, daha az para öder, gideceğimiz yere yine de gideriz diyoruz. Böyle küçük hesaplar. 😀 Neyse aldık bileti o şekilde bindik metroya. Gerçekten de kontrol olmaksızın gideceğimiz durağa geldik. Buraya kadar her şey iyi hoş. Tam çıkıcaz artık çıkışlardan, bir baktık her çıkan elindeki bileti okutuyor. Tamam dedik, okuturuz. Okutuyoruz okutuyoruz olmuyor. Kırmızı red sinyali yanıyor, turnikeler açılmıyor.

Biz o an anladık ki kontrol mekanizması orası. Eyvah dedik. Bir baktık bir de bize doğru, siyahi bir güvenlik görevlisi yaklaşıyor.

Biz tabi hemen ne desek ne desek diye düşünürken ben en mantıklı cevabın biz bilmiyorduk sistemi, anlamamışız şeklinde bir açıklama olabileceğini düşünerek öyle söyledim. Görevli de okey you have to pay two more dollars gibi bişey söyledi. Makineye gidip, iki dolar daha eklememiz gerekiyordu ve gerçekten de cebimizde yüzlük dolarlarımız dışında da öyle bozuk bir para kalmamıştı. Ben görevliye bozuk paramız yok, bu seferlik ödemesek olmaz mı demek istedim. Ancak, aklıma bozuk paranın ingilizcesi bir türlü gelmiyordu. 😅 Ben de change demek yerine aynen şöyle dedim “We don’t have one,one,one we have thousand thousand dollars.🤑😂😂 Hundred diyeceğime de thousand demiş bulunmuşum heyecandan da. Yani ne bozuk para diyebildim ne yüzlük diyebildim. Tamamıyla saçma sapan bir cümle kuruverdim. 😂 Görevli sanırım ne demek istediğimi anladı ve sakın bunu bir başkasına daha söylemeyin. Yani “Don’t tell this to anyone else” diyerek hadi geçin anlamında turnikeyi açıp, bize izin verdi. 😂

O an derin bi nefes alıp arkadaşıma dönüp “Gördün mü para tüm kapıları açıyor” deyip güldüğümü hatırlıyorum. 😂😂 Work and travel yapıp üç ay Amerika’da yaşayıp, ingilizcemi bu denli geliştirememiş olmam da işin ayrı bi komik tarafı bence. 😅

Seyahatlerinizde unutamadığınız, tadı damağınızda kalan bir lezzet var mı, varsa nedir?

Ben, Türkiye’de ve yurtdışında ortak bulunan her şeyin Türkiye’de daha lezzetli olduğunu düşünüyorum. Ya ben doğru yerlerde yemedim seyahatlerimde ya da Türkiye’de biz bu işi gerçekten iyi yapıyoruz. Yani bilmiyorum ama bana göre öyle. 😅 Ancak, yine de bu soruya cevabım var. Madrid’te yediğim Meksika Taco’larının tadı hala damağımda. Bir de, Polonya seyahatimde gittiğim Gürcü restoranındaki yemeklerin. Gerçekten Gürcü yemekleri, bana çok hitap etmişti. Özellikle de Gürcü mantısı diyebileceğimiz “Hinkali” harikaydı😍 Bir gün Gürcistan’a da mutlaka gitmek istiyorum. O zaman asıl yerinde yemek harika olacak. Ah Polonya demişken bir de aklıma Polonya Pizzası da dedikleri “Zapiekanka” geldi o da tadıp çok çok beğendiğim bir lezzet oldu. 😋 Bir lezzet dediniz, kaç şey saydım ama söz konusu yemekse ben, ben değilim. 😂

Zapiekanka

– Genelde çok sayılıyor zaten sıkıntı yok. Ancak, her insanın enleri de vardır ki onu da vermişsiniz.

Elinizde olsa şurada şunu değiştirmek isterim dediğiniz bir yer ya da yapı var mı varsa neden?

Yok edilen ormanlar, yok olmasın isterdim. Bence, diğer her yapı olduğu gibi kalmalı. Çirkin de olsa, estetik olmasa da, herkes beğenmese de bence hikayesiyle bile bulunduğu şehre bir güzellik katıyor. 😊

-Güzel bir yorum… 👍

Teşekkür ederim…

Nihal Hanım, son olarak takipçilerinize söylemek istediğiniz bir şeyler var mı?

Söylemek istediğim bir şeyler var evet, öncelikle beni takip ederek seyahat etmeyi benim için bir parça daha anlamlı kıldıkları için teşekkür ediyorum çünkü deneyimlerini paylaşmak ve deneyimlerinin birilerine fayda sağladığını hissetmek çok güzel bir his.

Dünyada sınırlar var, evet ama eğer kendi kafamızda sınırlar yoksa yani kendimizi dünyalı hissediyorsak, o sınırların her birinden er ya da geç rahatlıkla geçebileceğinize şüpheniz olmasın. Bir de hayal kurmak, evreni size hizmet ettirmeye başlayan, en büyük gücünüz. Eğer seyahat etmeyi seviyorsanız, seyahatlerinizle ilgili de durmadan yeni hayaller kurun. Olanaksız ve zor görünen şeylerin hayallerini daha da çok kurun hatta. Çünkü siz kurdukça o hayallerin size doğru yaklaştığını göreceksiniz. Sevgiyle, sağlıkla ve barışla kalın hep. 💚🍀

– Nihal Hanım, her şey için çok teşekkür ederim. Bana zaman ayırıp, beni dinlediğiniz için.Tüm röportajlarım gibi çok keyifli ve güzeldi.

Asıl ben size teşekkür ederim. Günlerce öteledim gibi oldu ama aslında ne çok istiyordum, şartlar işte. Sabır ve anlayışınız için çok teşekkür ederim. Benim için de epey keyifliydi… ☺️

43 Beğen

Yapılan Yorumlar

  1. İçten ve güzel, keyifle okunası bir röportaj olmuş. Emeğe saygı.

  2. 1 yıl önce

    En kısa zamanda Ankara’ya bir yolculuk yapmak lazım 🙂 🙂 🙂 🙂

  3. 1 yıl önce

    Gezgin kadın ne kadar da güzel gülüyor. Gözlerinin içi gülüyor resmen. Hep böyle hayat dolu kalabilmesi dileğiyle…

  4. Hem güzel hem faydalı bir röportaj olmuş. Bu röportajları sevdim. Okuması oldukça keyifli. Sorular çok güzel olduğu için her röportaj ayrı bir heyecan. Gezgin hanımefendiye 26 haftalık hamileyken tek başına Brugge seyahati için şapka çıkarttım.

  5. “thousand thousand dollars”a çok güldüm, umarım gezgin kadın yıl bitmeden yeni ülkelere de gider güzel bir röportaj olmuş emeğinize sağlık.

  6. Çok güzel ve oldukça samimi bir röportaj…Nihal hanımın özgüven ve cesaretine hayran kalmamak elde değil.26 haftalık iken tek başına seyahat mi!?

  7. Çok tatlı ve samimi

  8. Harika bir röportaj olmuş. Heyecanla okudum 🙂

  9. Gezgin çok tatlı yaa. Güzel ve samimi bir röportaj olmuş. Karlovy Varyi görmek lazım Çekyaya gidersek.
    Komik olayı okurken türkçe altyazılı yabancı diziler aklıma geldi. Kahkahalar havada uçuşur ama benim pek gülesim gelmezdi. Sanırım kültür ve karakterle alakalı.

Bir Cevap Yazın