Tuz Gölü’nü seviyorum. Ne zaman yolum bu taraflara düşerse, muhakkak uğruyorum.
Tuz Gölü, uçsuz bucaksız bir tuz deryası. Çıplak ayakla o tuzda yürüdüğünüzde, sanki bütün yükünüzü bırakıyorsunuz gibi.
Sonra gidip, ayaklarınızı yıkadığınızda ayaklarınız pamuk gibi oluyor.
Tuz Gölü‘ne kıyısı olan birkaç yer var ama ben her seferinde Ankara’nın Şererlikoçhisar ilçesinde uğruyorum.
Ankara’dan Aksaray-Adana yoluna girdiğinizde, o yol sizi Tuz Gölü‘ne kadar götürüyor.
Şeferlikoçhisar ilçesine gelmeden, yolun sağında göreceksiniz.
Öyle göl falan deyince de derin bir göl beklemeyin. Su falan çok az. Bir keresinde neredeyse hiç su yoktu.
Bir keresinde de bir gece önceden yağmur yağmıştı. O yüzden biraz su vardı, o kadar.
Etrafta yürüyen insanları görmek sıradan burada.
Tuz Gölü bazen pembe renge de bürünüyor. Suyun içinde yaşayan algler ve bakteriler nedeniyle, bazen bu rengi alıyormuş.
Algler, sıcaklığın ve tuzluluğun arttığı yaz dönemlerinde kırmızı renkli beta-karoten maddesi üretiyor ve bu sayede güneş ışınlarının zararlı etkilerinden kendisini koruyormuş.
Yine bu dönemde halo bakteriler ise fazla ürediğinden gölün rengi pembe veya kırmızı renge bürünmesine sebep oluyormuş.
Sıcaklık azalınca veya yağmurlu dönem başlayınca göl tekrar eski haline kavuşuyormuş.
Ben hep yazın gitmiştim ama bu kadar pembeliğe denk gelmemiştim. Hafif bir pembelik vardı o kadar.
Ayrıca göl, ilkbahar ve yaz aylarında göçmen kuşlara ev sahipliği yapıyormuş. Çoğunlukla da flamingoların konaklayıp, kuluçkaladığı yer olmasından halk tarafından ‘flamingo cenneti’ olarak adlandırılıyormuş.
Şu flamingoları bir göremedim. Nasip, kısmet.
Tuz Gölü‘ne Şereflikoçhisar‘dan girdiğinizde, içeride Tuz Müzesi var. Burasıyla ilgili ürünler satılıyor. Tuz Gölü tuzu, Tuz Gölü kremleri, süs eşyaları, … v.s.
Vücut ve yüz kremlerinden, birer tane almıştım. Gerçekten pamuk gibi yapıyor, cildinizi. İçinde lavanta yağı da var, tuz kreminin.
Baş ağrısı için de tuzdan bir krem yapmışlar. Mentollü.
Adamlar ağrıyı kestiğini iddia ediyorlardı.
Bir tane almıştım. Başı ağrıyan birine vermiştim, bir keresinde. Adam sürmüştü, alnına. Baş ağrısı geçmişti ama gözleri o mentolden o kadar yanmıştı ki gözlerinden yaş gelmişti. Adam ağrısını unutmuştu muhtemelen.
İçeride ayrıca cafe de mevcut. Tuz Gölü manzarasında çayınızı, kahvenizi yudumlayabilirsiniz.
Hele gün batımında falan denk gelirseniz, harika. Manzaranın tadına doyum olmuyor.
TÜRKİYE’DE GÜNÜN EN GÜZEL BATTIĞI 10 YER YAZISI İÇİN TIKLAYABİLİRSİNİZ…
Kendinize dikkat edin. Sağlıcakla kalın…